SÖZ SANATLARI
SÖZ SANATLARI
Söz sanatları (edebî sanatlar), ifadeye zenginlik katmak, ifadenin etkisini artırmak ya da az sözle çok şey ifade etmek için kullanılır.
Söz sanatları abartma, benzetme, kişileştirme ve konuşturma olmak üzere dörde ayrılır:
1. Abartma (Mübalağa)
Bir şeyin niteliklerini veya bir olayı olduğundan fazla büyüterek veya küçülterek anlatmaya abartma denir.
Örnekler :
★ Bulaşıklar dağ oldu.
★ O kadar oburdur ki bir oturuşta bir öküzü yiyebilir.
★ Parka yerine başka bir araç park edince kıyameti kopardı.
★ Hafta sonu sinemaya gittik; gülmekten öldük.
★ Sana odanı toplamadan dışarı çıkamazsın diye bin kere söyledim.
2. Benzetme (Teşbih)
Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak için aralarında değişik yönlerden ilgi bulunan iki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine benzetme denir. Çoğunlukla benzetme yapılırken birbirleri ile ilgi kurulan varlıklar arasındaki ilişki bilinmektedir.
Tam bir benzetmede dört temel unsur vardır:
► Benzeyen: Zayıf unsur.
► Benzetilen: Kuvvetli unsur.
► Benzetme yönü: İki unsur arasındaki benzet¬me sebebi.
► Benzetme edatı: Benzetmede kullanılan “gibi, kadar” edatlarıdır.
► Benzeyen: Zayıf unsur.
► Benzetilen: Kuvvetli unsur.
► Benzetme yönü: İki unsur arasındaki benzet¬me sebebi.
► Benzetme edatı: Benzetmede kullanılan “gibi, kadar” edatlarıdır.
Örnekler :
★Hüseyin amcanın altın gibi bir kalbi vardı. (Benzeyen: kalp – Benzetilen: altın)
★Sokaktaki kavga, karıncaların şekere üşüşmesini hatırlattı bana. (Benzeyen: sokaktaki kavga –Benzetilen: karıncaların şekere üşüşmesi)
★Takım elbiseyi giyince iş adamları gibi olmuşsun. (Benzeyen: Sen – Benzetilen: iş adamları)
★Bulaşıklar dağ gibi yığıldı. (Benzeyen: bulaşıklar – Benzetilen: dağ)
★Pazardan aldığım biberler zehir gibi acıymış. (Benzeyen: biber – Benzetilen: zehir)
3. Kişileştirme (Teşhis)
İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesine kişileştirme denir. Bu sanatta hayvanlara, bitkilere ve diğer varlıklara insana özgü özellikler verilerek ifade daha çekici hâle getirilir, duygular daha güzel anlatılır.
★ Rüzgar sevincinden haykırıp ağlıyor.
★ Belki de yüreği yaralıdır dağların…
★ Akrep ile yelkovan, sanki bir yere yetişir gibi koşturup duruyorlar.
★ Yağmur yağınca topraktaki sevinç kokusundan bellidir.
★ Güneş nazlı nazlı batarken, koyu bir karanlık öptü denizi.
4. Konuşturma (İntak)
İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzın¬dan söz söyleme sanatına intak(konuşturma) denir.
İntak (konuşturma), genellikle teşhis (kişileştirme) sanatı ile birlikte kullanılır. Teşhis sanatı ile insan özelliği içinde gösterilen varlıklar konuşturulduğu zaman intak sanatı yapılmış olur.
★ Bülbülü altın kafese koymuşlar “Ah vatanım!” demiş.
★ Pencereden odama giren güneş “Günaydın!” dedi bana.
★ Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda; ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.
★ Çocuk elini uzattı; tam onu koparacağı sırada “Lütfen beni toprağımdan ayırma!” dedi papatya.
★ “Güneşi söndürün!” diye bağırıyordu yarasa.
Yorumlar
Yorum Gönder